Hülya TÜZÜNLER

Hülya TÜZÜNLER

Neşelerimiz, Farklılıklarımız…

03.04.2021 08:29:07

Neşelerimiz, Farklılıklarımız…

Otizm belirtileri erken çocukluk döneminde görülmeye başlayan ve etkileri genellikle yaşam boyu süren, sosyal, iletişim ve davranış becerilerinde sorunlara yol açan birçok çeşitli davranışsal sorunların yaşandığı nörogelişimsel bir bozukluktur.

İlk kez 1943 yılında LEO KANNER tarafından duygusal bağın otistik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.

Otizm nedeni henüz maalesef bilinmemekle birlikte genetik, beyin işlevleri, nörokimyasal ve immünolojik etkenlerin sebep olduğu düşünülen ve günümüzde hala araştırmaları sürdürülmektedir.

Otizm tanısı konulmuş bireylerde genellikle anne babanın sevgisine, dokunmasına karşılık vermeme ve bunun yanı sıra bu sevgiden hoşlanmama, sosyal gelişimde gecikme, yineleyici ve basmakalıp yenilenemeyen bir dil kullanımı, anormal yeme alışkanlığı, uyku bozukluğu, yatağında saatlerce sessiz bekleme, odaklanma problemleri ve saniyelik odak bozulmaları, göz kontağından kaçınma ile materyallere ve günlük rutinlere sıkı sıkıya bağlılık gibi psikiyatrik bulgular gözlemlenebilir. Bu psikiyatrik bulguların yanı sıra beyin kan akımında azalma, bağırsak hareketlerinde günlük değişmeler, anormal işitme ve görme sorunları ile dokunmaya karşı duyu kaybı da gözlemlenebilir.

Genellikle doğumdan sonra ilk iki yıl içinde ortaya çıkan otizm erkek çocuklarda daha fazla görülmektedir; erkek çocuklarda görülme sıklığının kız çocuklara göre beş kat daha fazla olduğu belirtilmiştir.

Otistik çocukların bir çoğunda zeka düzeyleri normalin çok altındadır. Bu çocuğun hareketliliğini azaltan en temel faktördür.

Nedeni tam olarak belirlenememiş olan otistik bireyle ile ilgili çalışmaların farklı alanlar ile iş birliği eşliğinde yoğun olarak sürdüğü bilinmektedir. Ancak günümüze kadar otistik bireylerin tedavisinin bulunamadığı, tek tedavinin eğitim olduğu görüşü benimsenmektedir. Alanda çalışan uzmanların ostistik çocukların yoğun özel eğitim alması gerektiği hususunda ortak görüşünün sahibi oldukları söylenmektedir. Otistik olan çocuklar ile ilgili eğitim uygulamalarına ağırlık verilmesinin yanında diyet uygulamalarının da yakından takip edilmesi gerekmektedir.

Otistik Çocuklarda Rastlanılan Bazı Özellikler

· Kendisini çevresinden uzaklaştırır ve kendi dünyasında hayal kurarak yaşar,

· Arkadaşlık kurmak istemezler ve yalnız yaşamak isterler,

· Öfke sınırlarını kontrol edemezler ve çoğunlukla kendilerine zarar verirler,

· Oyuncakları veya cansız nesnelere daha çok yakın davranırlar,

· Sebepsizce gülmeleri ve ağlamaları çok rastlanılan bir durumdur.

· Konuşmalarda sözleri sürekli tekrar ederler,

· Söylenen sözleri anlamsızca tekrarlama yaparlar,

· Konuşmaları yaşıtlarına göre eksiltili, devrik cümleler kurarlar ve anlamsız kelime kullanılırlar,

· Göz teması kurmaktan her zaman kaçınırlar,

· Sarılmalardan kaçınırlar.

· Aynı kıyafeti giymede ısrar ederler, belli nesnelere körü körüne bağlanırlar.

· Hayatlarında değişiklik istemezler ve değişikliklerden korkarlar.

Beslenmenin Önemi:

Nörogelişimsel bir bozukluk olan, yaygınlığı giderek artan ve yaşam boyu etkilerini gösteren otizimin tedavi sürecinde beslenme durumu çok önemli olup yakından takip edilmelidir. Özellikle otizm ile birlikte gelişen gastrointestinal sorunlar, yiyecek seçiciliği, takıntılı yeme davranışları ve uygulanan özel diyetler çocukların beslenme düzenini etkiler ve böylelikle besin öğesi yetersizliklerine yol açmaktadır. Bu problemlerin hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceği göz ardı edilmemelidir. Tanı alan çocukların uzman eşliğinde (beslenme ve diyet uzmanı) bu sorunların çözülmesi ve tedavi süreci için çok önemlidir. Erken çocukluk döneminde yapılan doğru tedavi yöntemi, çocuğun sindirim sistemi problemlerinin(kabızlık) ve takıntılı yeme davranışlarının çözülmesinde önemli rol oynayabilmektedir. Takıntılı yeme davranışlarının çözümü ileride oluşabilecek vitamin ve mineral yetersizliklerinin de önüne geçilmesini kontrol altına alınır.

Nörogelişimsel bozukluğu olan çocukların beslenme planı değerlendirilip geliştirilirken birçok faktör göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çocukların beslenme durumu, büyüme hızı ve vücut kompozisyonu sağlıklı çocuklardan farklıdır ve kontrolleri sürekli dikkatli olarak yapılmalıdır. Genellikle bu çocukların enerji ihtiyacını belirlemek zordur. Bu durumlar göz önünde bulundurularak beslenme planlamaları yapılmalıdır.

Otizmli çocuklardaki gastrointestinal sorunlar, vitamin ve mineral dengesini olumsuz yönde etkilemektedir. Otizmli çocuklarda yapılan araştırmalarda kan, saç ve diğer dokularda magnezyum, çinko, selenyum, A vitamini, B kompleks vitaminleri, D vitamini, E vitamini ve karnitin sağlıklı çocuklara nazaran daha düşük düzeylerde bulunmuştur.

Çocukların beslenme durumlarını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Tıbbi/nütrisyonel faktörler; gastrointestinal problemler, besin alerjileri, metabolik anormallikler ve daha önceden mevcut olan besin eksiklikleri, davranışsal/bağlamsal faktörler ise sorunlu yeme davranışı, duyusal işleme güçlükleri ve aile faktörleridir. Otizmli çocukların yaklaşık %80’i besin seçici olarak tanımlanmaktadır. Bir besine aşırı bağlılık, aşırı yeme isteği diğer besinlerden uzaklaşmasına sebep olur.

Otizmli çocuklarda beslenme tedavisi olarak glutensiz ve kazeinsiz diyetin komplikasyonları azalttığı fark edilmiştir. Beslenme tedavisi uygulamalarında gereksiz diyet kısıtlamalarından kaçınmak için, bu diyetler yalnızca diyetin yararlı etkilerinin görüldüğü hastalarda uygulanmaya devam edilmelidir.

Her otizmli çocuğun beslenmesi farklı olup her biri için komplikasyonları da göz önünde bulundurularak uzman eşliğinde beslenme tedavisi uygulanmadır.

Ailelerin uygulanacak beslenme tedavisinde çok önemli bir rolü vardır ve çocuklarının neler yediğini, yediklerini ne kadar miktarda yediğini, neler yemek istemediklerini, yemek esnasında nasıl davrandıklarını iyi gözlemlemeleri gerekir. Bu gözlemler tedavi için yardımcı olacağı bilinmelidir.

Her otizmli çocuk aynı özellikte değildir. Her birinin beslenme davranışı aynı olamaz. Ailelerin ortak olarak yapması gereken bazı durumlar:

· Çocukların beslenme güçlüklerini azaltmak için belli alışkanlıklar edinilmeli,

· Yemek yerken rahat oturabilmeli ve yiyeceklere rahat ulaşmasına özen gösterilmeli,

· Yemek yemesi için belli bir süre belirlenmeli,

· Farkı yiyecekler yemesi için alıştırılmalı, gerekli durumlarda en sevdiği oyun veya oyuncak eşliğinde yenmeli,

· Yemek masasında ailenin her bireyinin olmasına özen gösterilmeli ve diyete uygun ailenin yediği ve otizmli çocuğun sevdiği yemekler olasına dikkat edilmeli,

· Yemek esnasında olumsuz davranışlardan uzak durulmalı,

· Yemekte otizmli çocuğun seçimlerine de yer verilmeli,

· Yemekleri birbiri ile karıştırılmamalı ayrı tabaklarla servis edilmeli,

· Dikkati dağıtıcı ve rahatsız edici renkli (kırmızı, siyah gibi) tabaklardan ve paketli yiyeceklerden uzak durulmalıdır.

GLUTENSİZ VE KAZEİNSİZ DİYET

Katı bir beslenme şekli olup bir o kadar da kontrollü bir diyettir. Uzmanlar eşliğinde yapılmalı her birey için özel olarak takip edilmelidir.

Buğday, çavdar, arpa, yulaf beraberinde süt, peynir, yoğurt içermeyen bir beslenme şeklidir. Bu diyet uygulamasında aşamalı olarak besinler diyetten çıkarılmalıdır. Tamamının çıkarılması olumsuz sonuçlara neden olabileceği için aşamalı olarak besinler azaltılmalıdır. İlk olarak kazeinli ürünler (süt, peynir, yoğurt ) çıkarılmalı ve semptomların seyrine ve çocuğa bağlı olarak yaklaşık 2-4 hafta içinde glutensiz diyete başlangıç sağlanmalıdır. Glutensiz ürünler (Buğday, çavdar, arpa, yulaf ) belli aralıklarla azaltılmalıdır. Glutenin beslenmeden çıkarılması ilk zamanlar zor olabilir ancak tedavi edici olumlu sonuçlar veren bir beslenme tedavisidir. Bu tedavi her birey için farklılık gösterir. (boy, cinsiyet, ağırlık, yaşam tarzı, vitamin ve mineral eksikliği, tanısı konuş bir hastalık v.b. durumlarda )

EKSİK DEĞİLLER, FARKLILAR…

Yorum Yaz
Uyarı: Hakaret içeren Cümleler veya imalar, inançlara, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.